Dinlerin Temeli Birdir

Dinlerin Temeli Birdir
 
Allah'ın Tek Olan Dini
Biz Bahailer geçmiş bütün dinlerin temellerinin İlahi olduğuna inanırız. Bahai olmakla dinimizi değiştirmeyiz. Çünkü Tanrı’nın değişik zamanlarda bize gönderdiği tek bir dinin olduğuna inanıyoruz. Bütün çağların dinini kabul etmekle Tanrı’ya olan inancımızı daha mükemmel yapmaktayız.
Gerçekte onu değiştirmiyoruz. Bir tohum kökler şeklinde büyür sonra gövde ve yapraklar, çiçekler ve meyveler verir. Ağaç her zaman aynı ağaçtır. Değişmez, fakat gelişir. Değişik ufuklardan doğduğu halde güneş aynı güneştir. Körü körüne taklit ve cehalet nedeniyle dünya insanları, atalarının Tanrı zuhurunun güneşini gördükleri doğuş noktasına taparlar.  Eğer aynı güneş diğer bir doğuş noktasından doğarsa onu tanımayıp doğmuş olan güneşin aynı güneş olduğunu fark eedemiyoruz.
Bahailer geçmiş tüm Peygamberlerin, makam ve amaç yönünden eşit olduklarına inanırlar. Onların hepsi, Tanrı’nın Kutsal Ağacının büyümesine yardım eden İlahi Bahçıvanlardır. O halde Bahai olduğumuz zaman genel bir dinde birleşiriz.
Hz. Bahaullah şöyle buyuruyorlar :
“ Bugün doğan güneş “Ben dünün güneşiyim” derse doğruyu söylemiş olur. Gün ve zaman farkını göz önüne getirerek “Ben dünün güneşinden başka bir güneşim” derse yine doruyu söylemiş olur. Aynı veçhile, “Hep günler birbirinin aynıdır” iddiası doğru bir iddiadır. Diğer yandan, özel isim ve resimleri göz önünde bulundurarak, bunların başka başka günler iddiası da doğru bir iddiadır. Günler aynı gün olmakla beraber, her birinin ayrı ismi, ayrı bir özelliği, başka bir karakteri vardır. Mukaddes Mazharlar arasındaki birlik ve ayrılığı da bu kural ve açıklamaya göre anla. Bu misal sizi isim ve sıfatları Yaradanın birlik ve ayrılık bahsindeki işaretlerinin sırrına kılavuzlar. Bu suretle, Ezeli Cemalin zaman zaman ve yer yer niçin başka başka isim ve resimle göründüğü hakkındaki sorunuza tam bir cevap almış olursunuz. ”
Yine Hz. Bahaullah, Tanrı’nın değişik Zuhurları arasında herhangi bir ayırım olmadığına bizi temin etmiştir. İsimleri farklı olabilir, fakat aynı gerçeği temsil ederler, aynı tahtta otururlar ve Tanrı’ya aynı yakınlıktadırlar. O, şu sözlerle bizi, onların hepsine inanmaya davet eder :
“ Ey Tanrı Birliğine iman edenler; Sakın Tanrı emrinin zuhurları arasında veya vahiylerini gösteren ve açıklayan belirtiler arasında ayırım yapmayınız. İlahi birlik gerçeğini anlayıp inananlardansanız, işte İlahi birliğin anlamı budur. Emin olunuz ki Tanrı Zuhurlarının her birinin amel ve hareketleri, hatta onlara dair ne varsa ve gelecekte her neyi açıklarlarsa, hepsi Tanrı tarafından emredilmiş olup, O’nun arzu ve amacının yansımasıdır.  Her kim onların şahısları, kelimeleri, mesajları, davranışları ve tavırları arasında en küçük bir ayırım yaparsa, Tanrı’yı inkar etmiş, belirtilerini yalanlamış ve Elçilerinin emirlerine ihanet etmiş olur. ”
Bir yılda çeşitli mevsimler vardır. Önce tüm güzelliği ile ilkbahar, sonra yaz ve sonbahar gelir. Bir süre sonra kış başlar ve tabiat, güzellik ve bereketini kaybeder. Fakat her kışın sonu, hasat mevsimince yeniden takip edilecek diğer bir ilkbahar mevsiminin başlangıcıdır.
Gerçek Güneşi doğduğu zaman yeni ihtişamlı bir gün başlar. Her yerde ışık vardır. Herkes karanlık çağı geçtiği için sevinir. Yeni bir gün başlar ve yavaş yavaş sonuna doğru yaklaşır.
Her dinde, insan yapısı öğretilerin çıkışıyla, gerçeğin perdeleneceği bir zaman gelir. Tanrı öğretileri unutuldukça insanın manevi yaşamı da kararır. İnsanlar,
Kişisel öğretileri sunmaya ve dini kendi çıkarcı isteklerine uydurmak için yorumlamaya başladıkları zaman, karanlık çağ dünyayı sarmış olacaktır. Bu gibi karanlık gecelerde tek ışık kaynağımız, güneşin batışından sonra yer yüzünde yanan küçük lamba ve mumlara benzeyen birkaç ermiş ve bilgili kişidir. Bu küçük ışıklar da birbiri ardından söner ve dünya derin bir cehalet uykusuna dalar. Bu durum, Gerçek Güneşin tekrar doğma gerekliliğini göstermektedir. Geçmişte Gerçek Güneşi, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed ve diğerleri aracılığıyla doğmuştur.
Bu karanlık çağda, Gerçek Güneşi bir defa daha Tanrı’nın görkemi olan Hz. Bahaullah aracılığı ile doğmuştur. Biz de sönük lamba ve bitmiş  olan mumlarımızla yetinmeyelim. Güneş parlıyor. Uyanalım, uyaralım.
Hz. Bahaullah buyuruyorlar :
“Gerçek söylüyorum, bugün öyle bir gündür ki insanlık alemi Vaad Edilen’in sesini duyabilir, yüzünü görebilir. Tanrı çağrısı yükselmiş ve Cemal’in Nuru insanlar üzerine çevrilmiştir. Her insan kalbinden boş olan her kelimenin izini silmeli, açık ve tarafsız bir fikirle, O’nun görkeminin belirtilerine bakmalıdır.”