Din ve Bilim uyum İçerisindedir
Din Ve Bilim Uyum İçerisindedir
İnsanoğlu, bu kutlu çağda, insanlık tarihinde görülmemiş teknolojik ve maddi bir gelişim elde etmiştir. Buna rağmen yeryüzündeki sorun ve sıkıntılar günden güne artmaktadır. Bu tek başına maddi gelişimin insanlığın refahı için yeterli olmadığının kanıtıdır.
İnsan yaşamının maddi ve ruhani yönleri arasındaki hayati bağın kabul edilmesi, refahtan ne kastedildiğinin anlaşılmasına ve böyle bir refaha ulaşılması için gerekebilecek mekanizmaların kaçınılmaz bir biçimde yeniden tanımlanmasına yol açacaktır. Bu farkındalık, bilim ve dinin gelişim sürecinde oynadıkları rolün sistematik bir şekilde incelenmesi ihtiyacını vurgulamaktadır.
Gerçek din, bilimle uyum içerisindedir. Çünkü gerçek tektir ve din ile bilim bu gerçeği araştırmamıza yardım ederler. Her ikisi de bizi içinde yaşadığımız dünya konusunda bilgilendirirler. Din aracılığı ile bize kazandırılan içsel anlayış, bilimsel sorgulama ile yapılan keşifler sayesinde bütünlük kazanırlar. İkisi birlikte medeniyetin maddi olduğu kadar ruhani yönünü de kabul eden bir yaklaşımla toplumlarımızın çeşitli ihtiyaçlarını karşılayacak olan bilgi birikimini yaratıp kullanmamıza zemin hazırlar.
Bahailer, dinin ve bilimin araştırdığı gerçeğin Yaratıcısının tek, aynı Tanrı olduğuna inanırlar. Tek bir gerçek olduğundan yola çıkılırsa bir şeyin bilimsel olarak hatalı ve dinî olarak geçerli olması mümkün değildir; bu gibi çelişkiler sadece insanlığın yanılgısına ve kibrine mâl edilebilir.
Din dindir, tıpkı bilimin bilim olduğu gibi. Bunlardan biri, İlahi vahiyler yoluyla sürekli bir şekilde göz önüne serilen değerleri ayırt edip ifadeye döker; diğeri ise insan aklının keşif vasıtasıdır ki, o bu sayede, hadiseler dünyasını hep bir nebze daha keskin bir şekilde etkisi altına alır. Biri evrimsel sürece hizmet eden hedefleri belirlerken, diğeri onların başarılmasına yardımcı olur.